DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Ben emine köyde yalnız yaşıyorum
Ben Emine. Karaağaç Köyü’nün doğusunda, üç ceviz ağacının gölgelediği eski bir taş evde yaşıyorum. Eşim Mustafa ve çocuklarımız Ela’yla Efe, üç yıldır İstanbul’dalar. Mustafa, çocukların eğitimi için köye dönmemeyi teklif ettiğinde önce yutkundum. Ama sonra sessizce başımı salladım. Herkesin hayatı bir yerden kırılır ya hani, bizimki de o gün çatladı. Ama yıkılmadı. Çünkü bazı evler sadece taştan değil, sabırdan ve sevgiden örülür. Bizimki gibi.
Gidenlerin ardından durmak, sanıldığı kadar acıklı değil. Hatta çoğu zaman… iyileştirici. Sabah horozların sesiyle uyanıyorum. Sobayı yakmadan önce pencereyi aralayıp dağlara bakıyorum. Hava soğuksa bile içim ılık. Çünkü hâlâ buradayım. Bu toprakta, bu evde, bu hayatta.
Çayımı demleyip oturuyorum sedirin kenarına. Bazen kâğıda bir şeyler karalıyorum. Geçen gün Efe’ye mektup yazdım. “Sınıfta uslu dur,” dedim. “Kızları üzme, kitaplarını kokla.” Bir anne ne diyebilirse o kadarını yazabildim. Zehra ablanın postayla yollarım dediği zarf hâlâ mutfak masasının üzerinde. Her gün elimi uzatıp tekrar yerine bırakıyorum. Çünkü belki, diyorum, yarın ekleyecek bir şey daha gelir içime.
D.evamı d1ğer sayfam1zdadır..