DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Yasak Koridorlarda Bir Aşk
Aralarındaki bağ, kelimelerin ötesine geçmeye başlamıştı. Bir akşam Levent’in annesi Feryal Hanım, önemsiz bir mesele yüzünden Elara’yı azarladığında, Levent ilk defa ailesine karşı çıktı ve Elara’yı savundu. O an, Elara’nın gözlerinde beliren şaşkınlık ve minnet dolu bakış, Levent’in kalbine bir mühür gibi kazındı.
Bir öğleden sonra, malikanenin en az kullanılan, sarmaşıklarla kaplı kış bahçesinde karşılaştılar. Levent, yine ruhunun daraldığı bir andaydı. Elara, onun yanına usulca yaklaştı. Konuşmadılar. Levent, içinden gelen bir dürtüyle Elara’ya sarıldı. Bu, tutkulu bir kucaklaşma değildi; daha çok sığınma, anlaşılma ve iki yalnız ruhun birbirinde teselli bulma anıydı. Elara’nın elleri tereddütle Levent’in sırtına giderken, yıllardır unuttuğu bir hisle dolduğunu fark etti: ait olmak. Onlar bu masum anı yaşarken, uzaktaki bir güvenlik kamerasının kırmızı ışığının yanıp söndüğünden habersizdiler. O an, onların sırrı, malikanenin dijital hafızasına kazınmıştı.
Bu sır, çok geçmeden Feryal Hanım’ın eline geçti. Oğlunun bir hizmetçiyle olan “yakışıksız” yakınlığını öğrendiğinde öfkeden deliye döndü. Levent’i karşısına alıp Elara’yı kovmakla, adını lekelemekle tehdit etti.
Levent için o an, bir aydınlanma anıydı. Elara’yı kaybetme korkusu, ona duygularının ne kadar derin olduğunu gösterdi. Bu, geçici bir heves değil, hayatında ilk defa hissettiği gerçek ve saf bir sevgiydi.
Bir karar verdi. Ailesinin servetine sırtını dönerek, kendine ait küçük bir mirasla şehrin sakin bir semtinde, içinde küçük bir kafe de olan bir kitapçı dükkanı satın aldı.
Elara’yı son kez bulduğunda, elinde bir yalvarış değil, bir teklif vardı. “Benimle gel,” dedi. “Bu malikanenin duvarları arasında değil, kendi kurduğumuz bir dünyada yaşayalım. Kitap kokuları ve kahve eşliğinde, kimseye hesap vermeden.”
Elara, hayatı boyunca başkalarına hizmet etmişti. İlk defa biri ona kendi mutluluğunu seçme şansı sunuyordu. Gözlerinden akan yaşlar, korkudan değil, yıllardır beklediği özgürlüğe kavuşmanın getirdiği sevinçtendi. “Evet,” diye fısıldadı.
Aylar sonra, o küçük kitapçıda, Elara raflara yeni gelen romanları dizerken, Levent de kafenin masasında yeni hikayesinin ilk satırlarını yazıyordu. Arada birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı. Onların aşkı, yasak koridorlarda filizlenmiş ama kendi aydınlık dünyasını yaratmayı başarmıştı. Çünkü gerçek sevgi, ait olduğu yeri eninde sonunda bulurdu.