Ben Fatma. 45 yaşında, dul bir kadınım
Ben Fatma. 45 yaşlarında, dul bir kadınım. Yaşam bana hiç eli açık davranmadı. Yoksulluğun, yalnızlığın, en fenasü de çaresizliğin ne demek bulunduğunu çok iyi bilirim. Fakat her şeyin bir sınırı varmış. Bunu, komşum Yakup yüzünden öğrendim.
Eşim öldüğünde daha otuz dokuz yaşındaydım. İki çocuğum vardı fakat biri evlenip gitti, diğeri çalışmak için başka şehre taşındı. Geriye, dört duvar içinde yalnız kalan ben kaldım. Günlerimi ev temizliğine giderek geçiriyor, akşam olunca televizyonun karşısında uyuyakalıyordum.
Yan komşum Yakup, ellili yaşlarında, dul bir adamdı. Mahallede hepimiz ona “ağırbaşlı, yardımsever” derdi. İlk zamanlar iyi bir komşu gibi davranıyordu. Çarşıdan dönerken yükümü taşımaya yardım eder, bazen hal hatır sorardı. Ama zamanla o sorular değişti.
“Fatma, kadın kısmı bu şekilde sadece kalmaz.”
“Baksana, evde onarım edilecek şeylerin var. Adam eli değmeli.”
“Bak, ben sana haiz çıkayım, sen de bana.”
Önce hafife aldım. Ne de olsa insanoğlu konuşur, sonra unutur diye düşündüm. Ama Yakup unutmuyordu. Kapımı çalmaya başladı. “Çay demledim, gel iki söz edelim.” “Bugün çok güzel olmuşsun, Fatma.”
bir gün, akşam vakti temizlikten dönüyordum. Yorgundum, açtım, bir an önce eve girip ayaklarımı uzatmak istiyordum. Kapıyı açtım, içeri adımımı attım ve tam kapıyı kapatırken bir elin kapıyı tuttuğunu hissettim.
Üsteki Resimden öteki Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuy’6yabilirsiniz.