Düğün günümde her şey mükemmel görünüyordu ama kaynanam

Tam o anda oğlu yaklaştı. Gözleri annesiyle buluştu, içinde hem öfke hem çaresizlik vardı. Sonra bana döndü; sanki binlerce kelime boğazına düğümlenmişti.
“Anne…” dedi, sesi titrek ama kararlıydı. “Bugün bizim günümüz. Ne olur…”
Ama annesinin gözleri parlıyordu, hâlâ geri adım atmaya niyetli değildi. Misafirler nefesini tutmuş beklerken, kocamın eli titreyerek elime uzandı. Bütün salonun önünde, annesine inat değil ama bana inançla, parmaklarımı sıkıca kavradı.
Benim dilim tutulmuştu, söyleyecek hiçbir söz bulamıyordum. Ama içimde garip bir güç hissettim; o an anladım ki, bu birliktelik sadece mutlu anlarda değil, fırtınalarda da birbirimizi tutabilmekti.
Kayınvalidem bir adım daha attı, sanki bizi ayırmak ister gibi. Ama kocam bu defa hiç tereddüt etmedi, yüksek ve net bir sesle, salonda yankılanan bir kararlılıkla söyledi:
“Ben seçtim. Yanımda eşim olacak kişi sensin. Bugün ve bundan sonra da…”
Bir uğultu yayıldı davetliler arasında. Kayınvalidem donakaldı, dudakları titredi ama söz bulamadı. O an ben derin bir nefes aldım; yüreğimde bir sızıyla ama aynı zamanda bir güçle, bakışlarımı ona çevirdim:
“Ben de seni seçiyorum,” dedim, sesim hem kırık hem de cesurdu.
Ve nikah memurunun sesi yeniden duyuldu, sanki hiç kesilmemiş gibi:
“Peki, evet diyor musunuz?”

Sayfalar: 1 2