En Yakın Arkadaşım Kocamla

Eşim, o gün çok heyecanlıydı. “Bugün terfi kapısını aralayacağım,” dedi gözlerinde umutla. Ona sevdiği yemeği hazırladım, temiz bir gömlek astım. İçimden “Allah yolunu açık etsin” diyerek uğurladım. Her şey sıradandı. Her şey olması gerektiği gibiydi.
Ama işte tam da o sıradanlıkta gizlenmişti ihanet. En yakınlarımın, en güvendiğim insanların arkasında hazırlanan bir tuzaktı bu. O gün, hayatımın en büyük kırılma noktasıydı. Gözümdeki perde yırtıldı, kalbimdeki güven çatladı. Yeni evime taşındığımda, duvarlar hâlâ eski hayatımın yankılarını taşıyordu. Ama zamanla, her köşeye kendi izimi bırakmaya başladım. Perdeler, ışık, müzik… Hepsi bana ait olmalıydı. Artık kimsenin gölgesinde yaşamayacaktım.
Bir akşam, kitapçıda rastladım ona. Uzun parmaklarıyla bir romanın sayfalarını çeviriyordu. Göz göze geldiğimizde, bakışlarında bir merak vardı. Ama o merak, beni inceleyen değil; beni anlamaya çalışan bir meraktı. Bu farkı hemen hissettim.
Kahve içmeye davet ettiğinde, içimde bir kıpırtı oldu. Uzun zamandır hissetmediğim bir şeydi bu. Masada otururken, sesiyle zaman yavaşladı. Konuşmalarımız derinleşti, kelimeler arasında bir çekim oluştu. Gözleri, geçmişimi değil, şu anımı görüyordu.
O gece, eve döndüğümde aynaya baktım. Yüzümde bir sıcaklık vardı. Hayatın yeniden başlayabileceğini hissettim. Bu kez, kontrol bende olacaktı. Bu kez, arzularımın ve sınırlarımın farkındaydım.

Sayfalar: 1 2