Max yürümeye devam etmek, ritmini korumak istiyordu. Ama bir şey onu durdurdu.

— Bu arabayı satıyor musunuz? diye sordu.

— Merhaba, evet — diye yanıtladı çocuklardan biri. — Ben Ethan, bu da kardeşim Mark. Almak ister misin? Harika, bayıldık… Ama annemiz şu anda hasta.

Max tam kibarca reddedecekken Ethan aşağı baktı ve fısıldadı:

— Biliyor musun… geceleri ağlıyor, uyuduğumuzu sanıyor.

Max sessizce cüzdanını çıkarıp bir banknot uzattı.

— Hayır, hayır, bu çok fazla! Sadece biraz istedik — Mark başını salladı.

Max gülümsedi. O çocukta kendini görüyordu; iş ve toplantılar her şeyi ele geçirmeden önceki halini.

İçinde derin bir istek uyandı: Bu masumiyeti ve dürüstlüğü korumak. Kendisi de sıcaklıktan ve gerçek değerlerden yoksundu.

— Nerede yaşıyorsun? — diye sordu.

Mark, kafenin üstündeki bir pencereyi işaret etti. Max, çocuklarla birlikte merdivenleri çıktı. Kapıyı çaldılar… ve kapı açıldığında, Max, orada duran kadını görünce nefesini tuttu…Devamı sonraki sayfada go’rsele ilerleyn…

Copy Protected by Tech Tips's CopyProtect Wordpress Blogs.